KAN TER GÖZYAŞI: WHIPLASH İNCELEME
Herkese selamlar. 2014 yapımı olan, yönetmenlik koltuğunda Damien Chazelle'in oturduğu, teması azim, hırs ve dram olan bir film Whiplash. İnceleme spoiler içerecektir.
Başrolde örümcek adam filmlerinden aşina olduğumuz, bu filmde de Terrence Fletcher karakterini canlandıran J.K Simmons bulunuyor. Diğer bir başrol oyuncumuz ise Miles Teller tarafından canlandırılan Andrew Neyman karakteri. Şunu söylemek istiyorum ki filmi izlerken Neyman'ın ellerinin kanadığı yerde sizin de eliniz acıyor. Fletcher'ı oynayan J.K Simmons ise karakter ile bütünleşmiş durumda. Adamın gerçek hayatta da böyle olduğunu sanmanız filmi izlerken oldukça olası bir durum.
Gelelim filme. Film Andrew Neyman adında, ülkenin en iyi müzik okuluna girmeyi başarmış olan bir öğrenci ile o okulun en kaliteli ve belki de dünya üzerindeki en acımasız hocalarımdan birisi olan Fletcher ile arasındaki ilişkiyi, bu ilişki üzerinden başarı ve azim gibi kavramları ve bu kavramların kişinin psikolojisindeki yeri anlatıyor. Ama sadece anlatmıyor, hissettiriyor da.
Film, Neyman'ı okulunda bateri çalışırken görmemiz ile başlıyor. Fletcher geliyor ve onu izlemeye başlıyor lakin beğenmiyor. Neyman daha amatör bir sınıfta öğrenim görmeye devam ediyor. Ertesi günlerde ise Fletcher öğrenci seçmek için sınıfa geliyor ve Neyman seçiliyor. Neyman mutlu ve hemen ardından her gün gittiği mekandaki kasiyere çıkma teklifi ediyor. Kabul edilince de 19 yaşındaki genç arkadaşımızın hayatındaki her şey yoluna giriyor.
Ardından gelen sahnede ise Fletche'ın eğitme tarzına şahit oluyoruz. Fletcher, öğrencilerine onların hatalarının bedelini ödeten bir adam. Onları döven, onlara söven, bir efendinin kölesine davrandığı gibi davranmaktan çekinmeyen manyak ötesi bir adam. Bir insanı kırmaktan hiç çekinmeyen, bu anormal öğretmene ne derseniz deyin, istediğinizi söyleme hakkına sahipsiniz lakin bu, onun eğitme tarzının başarısından ve başarısızlığından hiçbir şey eksiltmez. Evet, bu yöntem hem çok başarılı hem de çok başarısız. Nabza göre şerbet diye bir tabir vardır. Fletcher ise adeta doğadaki evrimi kendi sınıfına taşımış durumda. Sadece güçlülerin hayatta kalabileceği bir psikolojik ekosistem kuruyor ve güçsüz olanları acımadan eliyor. Peki elenenlere ne oluyor diye sorarsanız bu, Fletcher'ın hiç umurunda değil. Onun işi eledikleri ile değil, eleyemedikleri ile.
Biraz da Neyman'a değinmek istiyorum. Şans eseri baş baterist olma şansını elde eden bu arkadaşımız en nihayetinde bunu başarıyor. Bir kez olsun hayal edin, ne hissederdiniz? Ülkenin en iyi müzik okulunun en iyi sınıfında baş baterist oldunuz lakin sizin yüzünüzden bir başkası elendi. Neyman bu başarısını bir akşam yemeğinde akrabaları ile paylaşmaya çalışıyor lakin başarısını anlatmaya çalışırken ilgiyi bir türlü kendine çekemiyor. Konu sürekli değişiyor ve Neyman en sonunda kibre de kapılarak kendini övmeye diğerlerini küçümseye başlıyor. Haksız da sayılmaz lakin sahne şunu o kadar güzel anlatıyor ki: "İnsanlara anlatma, onlara göster."
Neyman baş baterist olduktan sonra potansiyelini daha iyi ortaya koyabilsin diye Fletcher yeni bir rakip getiriyor, Neyman'ın eski sınıf arkadaşı. Ancak rekabet olduğu zaman gerçek potansiyelin açığa çıkacağını düşünen birisi Fletcher ve bunu da yapıyor zaten ve filmin ilerleyen safhalarında "O sadece seni gaza getirmek için oraya aldığım birisiydi, gerçek bir baterist bile değildi" diyor. Yeni gelen eleman çok kötü çalmasına rağmen Fletcher onu seçiyor ve Neyman oracıkta eleniyor. Birkaç dakika içerisinde geceleri uyumadan çalışarak kazandığı baş bateristlik unvanını kaybediyor. Peki ne yapıyor? Eve gidiyor ve bütün gece çalışıyor. Ertesi gün ise sevgilisinden ayrılıyor, kendi isteği ile hem de. Bir şeyleri feda ediyor. Hayatından sevdiği insanları çıkarıyor Neyman. Kız da doğal olarak kendisini gideceği ustalık yolunda bir engel olarak gören bu çocuktan nefret ederek oradan gidiyor.
Bir sonraki derste ise Fletcher gördüğü en muhteşem öğrencisi ile ilgili şeyler anlatıyor sınıfa. Derse başlamadan önce söylediği sözler, öğrencisinin çok azimli, muhteşem bir müzisyen olduğu ve geçen gün trafik kazasında öldüğü oluyor. Birkaç damla gözyaşı ve ardından derse tüm hızıyla devam ediyor Fletcher. Bir makine gibi. Arada insanlığı tutsa da hemen ardından robota dönüşen birisi.
Neyman o gece sınıfta yer alan iki rakibini de eleyerek baş baterist oluyor tekrar ve ertesi günkü gösteride çalmaya hak kazanıyor. Ertesi gün oluyor, otobüse biniyor. Otobüsün lastiği patlıyor. Bu sefer de araba kiralıyor. Yolda giderken kaza yapıyor. Yüzü ve elleri kan içinde arabadan çıkıp koşa koşa kulise varıyor. Lakin geç kaldığı için Fletcher başka birini seçtiğini söylüyor. Ama kimse "Eline yüzüne ne oldu, niye geç kaldın?" diye sormuyor. Neyman bagetlerini araba kiraladığı yerde unuttuğu için geri dönüp onları alıp geliyor. Lakin o gün yaşadığı, sırayla başına gelen otobüsün bozulması, araba kiralayıp o arabayı pert etmesi, her tarafı kan revan içinde onca yolu yürümesi ve elenme riski yüzünden bakteriyi gösteride çalacak gücü kendinde bulamıyor ve Fletcher tarafından eleniyor. Bu esnada ise Neyman Fletcher'a sahnede saldırır ve ardından okuldan atılır.
Peki buradan neyi anlamalıyız? Siz olsanız kaza yaptıktan sonra ne yapardınız, koşa koşa kulise mi gider yoksa "Ya öleceğim, hastaneye gitmeliyim" diyerek gösteriye gelmeyeceğinizi söyleyerek hastaneye mi giderdiniz? Ben ikinciyi yapardım.
Filmin devamında Fletcher'ın o anlattığı ve derste andığı öğrencinin aslında trafik kazasında değil de intihar ederek öldüğünü öğreniyoruz. Fletcher'ın baskısı yüzünden. Neyman okulu bırakıyor ardından ve o da isimsiz bir şekilde Fletcher'dan şikayetçi oluyor.
O yaz bir barda yer alan caz konserinde Fletcher ve Neyman karşılaşıyorlar ve aralarında bir konuşma geçiyor. Fletcher, konuşma esnasında neden bu kadar baskıcı ve sert olduğunu
anlatıyor.
"Lügatta aferinden daha zararlı bir sözcük yoktur."
Filmin son sahnesinde ise Neyman , Fletcher'a mükemmel olduğunu kanıtlıyor. Ucu biraz havada bitiyor.
Peki arkadaşlar, sizce Fletcher haklı mı? Yani evet, gerçek potansiyel ancak baskı altında ortaya çıkar. Lakin hayat hedeflediğimiz şeylerden ibaret değil ve bunu filmde Neyman da anlıyor. Nitekim daha iyi bateri çalmak için ayrıldığı sevgilisine daha sonra dönmek istiyor ama kız kabul etmiyor tabiki de. Bir şey uğruna feda ettiğiniz şeyler hayatınızdan çıkarlar arkadaşlar. Çünkü onları feda etmişsinizdir ve geri gelmezler. Film aslında bizlere hayatımızda yer alan şeylerin önem sırasının ne kadar önemli olduğunu da gösteriyor. Bir şeyde gerçekten en iyi olmak sizin için en anlam ifade eder? Unutmayın, zirve tek kişiliktir dostlar. Zirvede yalnız başınıza olmayı mı yoksa biraz daha aşağıda sevdikleriniz ile beraber olmayı mı tercih edersiniz? Seçim sizin.
Fletcher'a tekrardan gelecek olursak, bu kadar sert olmasa da böyle bir öğretmenim olsun isterdim. Çünkü fazla baskı kişinin potansiyeline zarar da verebilir. Kişi o şeyden soğuyadabilir. Dengeyi tutturmak gerek. Sertliğin de bir üst sınırı olmalı diye düşünüyorum. Bilmem sizler katılıyor musunuz? Fletcher'dan nefret eden mi yoksa ona hayranlık duyanlardan mısınız? Ben her ikisindeyim.
Filmin tam olarak ne anlattığına gelecek olursak, film bize bence başarı için bir şeyleri gerçekten istememiz gerektiğini, o hedef uğruna koşmamız gerektiğini ve koşarken hedefimiz uğruna bir şeyler feda etmemiz gerektiğini anlatıyor. Burada ince bir detay var, film bize hayatta sahip olduğumuz şeylerin önem sırasının önemini gösteriyor. Hedefler, onlara ulaştığınızda anlamını büyük oranda yitiren şeylerdir. Hedefinize ulaşmak için uykunuzdan feda edin, keyfinizden, konforunuzdan feda edin. Ama sevdiklerinizi feda etmeyin. Mühim olan o hedefe giderken neyi feda ettiğinizin farkında olmaktır. Hedefin sizi kör etmesine izin vermemektir. Neyi terk ettiğinize dikkat edin. Keza filmde de görüyoruz. Neyman filmde müziği bıraktıktan sonra eski sevgilisini arıyor ama olmuyor.
Çünkü onu feda etti hedefi uğruna.
Hayattaki önem sırasınızı doğru şekilde yapmanız ümidiyle;
Hoşçakalın 😊
Görüşmeye katılın