MOMO'YA KULAK VERİN!

MOMO'YA KULAK VERİN!




 
Dört harf, iki hece, 304 sayfa; çocuklar için harika bir macera arkadaşıyken, gençler ve yetişkinler için tam bir zamanı sorgulama yoldaşı ta daa! Karşınızda: MOMO!


Romanımız, güzeller güzeli (öyle ki Momo'nun o güzel yüreği tüm diğer etkenleri silip süpürüyor) Momo isimli küçük bir kızın zaman hırsızlarının (duman adamlar) değiştirdiği bir dünyada; değişmeyen, o kendine has ruhu ile yapayalnız olarak kalması ve o bizim hiçbir zaman fark edemediğimiz, yahut unuttuğumuz zaman hırsızlarıyla mücadele etmesini anlatan, zaman üzerine yazılmış enfes bir roman...




Aslında zamanı metaforlaştıran ve hayal denizimizde yüzen martılarımıza simit atıp, besleyip, somutlaştıran; unutulmaya yüz tutmuş "zaman" ve "dinlemek..." kavramlarını çok çarpıcı haliyle anlatan bir roman. Öyle ki o martılarla karşılaşıp yüzleşme cesaretinde, engin sorgulamalarla buluyoruz kendimizi ve bizi güzeller güzeli Momo ile tanıştıran Michael ENDE'ye sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. 




Geçmiş, şu an ve gelecek temelli bir köprüdür; zaman. Bu köprünün ayaklarıdır, üçler birliği (geçmiş-şu an-gelecek). Zaman, en değerli varlığımızdır. Bizi biz yapan özümüz zamanda gizlidir. Bir şeylerin farkında olduğumuz ve farkında olmamızın bir öneme sahip olmasıdır, zaman. Bazen bu zaman bize çok acı, bazense tatlı gelir. Zaman değişkendir, tıpkı insanlar misali. Her insanın ve her martının zamanı vardır. Kimilerine bu ender zaman ödül gibiyken, kimilerin ceza misallerine karışmıştır. Zaman yaşamaktır. Şayet yaşıyorsan zaman, senin için ödül gibidir. Yaşam (zamanı layıkıyla kullanmak) bir tercihtir. Peki, zaman da bir tercih midir? Maalesef dostlarım, hayır... Eğer nefes alıyorsan zamana sahipsindir. Yahut zaman sana sahiptir. O denlidir ki Momo bunu çok güzel anlatmıştır. Zamanın su gibi akıp gittiği ve bu yüzden ne denli önemli olduğu ancak bu kadar nahif anlatılabilirdi; İnsanların zengin olma, para kazanma uğruna, kendini mutlu edecek şeylerden uzaklaşıp makineleşmesi...





Ah, hayat bir döngüden ibarettir dostlarım. İnsanlar; doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Önemli olan köprüyü sağlam kurmaktır. Herkesin kendine ait bir köprüsü vardır. Herkes kendi köprüsünü kendisi kurar, tercihleri ile... Yaşamı kaliteli yapan da budur; zamanın kendisi! Hayallerimiz de bizi hayatta tutan zamanın tadını çıkarmamızı sağlayan en önemli sporumuzdur (Ee denizimizde yüzmezsek hamlaşırız öyle değil mi?). Üçler birliği arasında kurduğumuz o köprüyü güzelleştiren, hayaller. Köprünün ucundaki ışıkları yaktığımız; köprünün üstünden baktığımızda, bize gülümseyen yıldızlarla bakıştığımız; altından baktığımızda ise masmavi bir denizle karşılaştığımız hayallerdir. 





Momo'nun dostu Gigi bir gün Momo'ya şöyle söyler, "Hayatta en tehlikeli şey, gerçekleşmiş hayallerdir. Hele benimki gibi olursa.".. Sahi ya, onunki? Onun hayalleri nasıldı da böyle bir tümce kurmaya cesaret gösterdi? Gigi'nin hayalleri çok dünyalıktır dostlar. Çok para vardır, paranın olduğu yerde ise yaşam (zaman) yoktur; "Oysa zaman yaşamın kendisiydi ve yaşamın yeri yürekti..". Para, insanları oyuncağı haline getirir, kendilerini ve ailelerini unutturur; "Artık öğrendiği bir şey vardı: Başkalarıyla paylaşılmayan zenginlikler insanı mahvediyordu.". Para karanlıktır; "İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.", o karanlığa girmeyin dostlarım. 



Momo'ya kulak verin: "Sahiden çok az insan dinleyicidir."

Yüreği güzel bir insan, dinleyici olmanız dileğimizle; Sevgiler... 


Bu yazı güzeller güzeli, biricik yazarımız "Nurefşan BAYKUL" ile birlikte etkileşimli yazılmıştır.