THE HAUNTING OF HILL HOUSE (TEPEDEKİ EV)
THE HAUNTING OF HILL HOUSE (TEPEDEKİ EV)
Shirley Jackson’ın korku edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul gören ve dilimize Tepedeki Ev olarak çevrilen romanı, iki kez beyazperdeye uyarlandıktan sonra bu kez Netflix ekranlarına 2018 yılında "The Haunting of Hill House" olarak gelmiş, son yılların en iyi korku/gerilim türünde Netflix dizilerinden biridir diyebiliriz.
The Haunting of Hill House senaryosuyla, ustaca kullanılmış kamera teknikleri ve bu tekniklerin yanı sıra bağlamlarıyla, oyuncularıyla ve inanılmaz detaylarıyla izleyiciyi içine içine çeken ve sıkmayan Mike Flanagan imzalı harika bir yapıt.
Konusu Nedir?
Hill House dizisine başlamadan önce her ne kadar klişe perili ev hikayelerindendir diye düşündürsede, ailenin geçmiş ve yirmi altı yıl sonrasını ustaca kamera teknikleriyle yapılan bağlamlar daha da çekici hale getiriyor.
Dizi 1992 yılında Olivia ve Hugh Crain çiftinin tepedeki evi satın almasıyla başlıyor. Çiftin amacı satın aldıkları bu malikaneyi onarım ve bakımlarla elden geçirip satmak ve kar etmektir. Bu arada çiftin çocukları Steven, Shirley, Theodora ve ikizler Luke ile Eleanor Nell, bu ürkütücü eve alışmaya çalışır. Tabii bu çocuklar için pek kolay olmayacaktır. Tadilat sırasında yaşanan bitmek bilmeyen sorunlar, evde yaşanan açıklanamayan olaylar ve bir gece yaşanan korkunç bir trajedi sonrası aile malikaneyi terk etmek zorunda kalır. Aradan geçen yirmi altı yılın sonunda Crain çiftinin çocukları ve kendilerinden uzaklaşmış babaları bir araya gelir. Bu bir araya geliş sonunda, hepsi Hill House'da yaşadıklarının sonuçlarıyla yüzleşmeyi başarabilecek midir, bu da dizinin önemli bir sorusu.
Karakterler
Dizi de Olivia ve Hugh Crain çifti ve çocukları Steven, Shirley, Theodora ve ikizler Luke ile Eleanor Nell olmak üzere toplam on üç başrl oyuncudan oluşuyor. Evet, toplam on üç başrol oyuncu! Bahsettiğim gibi dizi geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmektedir. Dizinin güzel ve zorlu yanlarından biri ise iki farklı oyuncu grubuna sahip olmasıdır. Crain ailesinin küçüklükleri ve büyük halleri farklı grup insanlar tarafından oynanır. Bu nedenle set epey kalabalıktır.
Bilirsiniz bir çocuğa bakmak ve ona söylenileni yaptırmak hiç kolay değildir. Bir çocuk ile çalışmak bile zor olabilecekken, bu kadar dram dolu repliklerin yaşandığı bir dizide beş çocuk ile çalışmakta takdire şayan. Neden takdire şayan? Çünkü dizide gördüğünüz yada izleyecekseniz göreceğiniz çocuk oyuncular, yetişkin oyuncularla hemen hemen aynı potansiyelde etkili roller sunmakta. Bunun da en kolay örneği, çocuklar dizinin uzun, tek çekimli sahnelerinde yalnız kendi diyaloglarını değil, kendisinden önce ve sonra gelebilecek büyük hallerinin diyaloglarını da ezberlemişler. Tek çekim sahneler normal bir sahneden kat kat uzun oldukları için de bu diyalogların normalden ne kadar uzun olabileceğini de tahmin edebilirsiniz.
Dizi geçmişte yaşanan trajedik olaylar sonrasında artık her aile bireyinden birinin başına gelen olaylarda yas tutmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar. Her çocuk farklı karakterlere ve başlarına gelen farklı olaylara göre şekilleniyor. Bu nedenle yaşanan olayların etkisi de her kardeşte yas tutmanın farklı bir izini bırakıyor.
1. Steven Crain – İnkar Aşaması
Evde yaşanan olaylar sonrası kardeşlerinin başlarına gelenleri bir kitapta buluşturup ünlü bir korku yazarına dönüşen Steven Crain, her ne kadar kitabında bunları yazsa da kardeşlerinin yaşadıkları olaylara inanmayan biri olarak, ailesinin üzerinden para kazanmayı uygun görmüştür. Kardeşler yaşadıkları korkunç olaylara inanılmaması üzerine bir de kitabını çıkardığını duyduklarında, Steven’ı haliyle pek hoş karşılamamışlardır. Karakterimiz bu olayları inkar ederek yas tutmanın ilk temellerini atmış olur.
2. Shirley Crain – Kızgınlık Aşaması
Dizide belki de Steven’a Hill House hakkında kitap çıkardığı için en kızgın olan isimlerden biri de Shirley’dir. Ölü temizleme işinin yarattığı sonuçlar ve başına gelen talihsiz olaylar da karakterimizin sinirini dışarı vurmasında büyük bir etken olmuştur. Shirley’nin kızgınlığı ise yas tutmanın ikinci evresini gösterir.
3. Theo Crain – Pazarlık Etme Aşaması
Dizideki en büyük özelliğinin dokunma ile hissedebilme olmasının kendisine faydadan çok zararı olan bir çocuk psikoloğudur. Theo karakteri başlarına gelen her olayın cevaplarını arayan ve bulmak için uğraşan bir karakterdir. Güçlerini bu amaç üzerinde kullanarak ve cevaplarını bilmediği sorunları çözmeye uğraşarak bize pazarlık etme aşamasını oldukça hissettirir.
4. Luke Crain – Depresyon Aşaması
Lanetli bir evde olmanın psikolojiye çok iyi geldiği söylenemez. İkiz kardeşi Nell’le beraber kardeşlerin en küçüğü olmaları bu evde yaşananları hatırlamayacakları veya daha az etkilenecekleri anlamına kesinlikle gelmemekle beraber, aksine onları yaşananlardan en çok etkilenen karakterler haline getirmiştir. Luke karakteri bu yaşadıklarının üstüne madde bağımlılığına yakalanarak, adeta yas tutmanın depresyon aşamasının ayaklı bir örneği olmuştur.
5. Nell Crain – Kabullenme Aşaması
İkiz kardeşi Luke ile lanetli bir evden en çok zararı gören kişi haline gelmiştir. Fakat abisi veya ablaları gibi olanları inkar etmek ya da inanmamak onun için bir seçenek asla olmamıştır. Nell, başına gelenler dolayısıyla hayatı boyunca korku içinde yaşamıştır. Ayrıca ikiz kardeşi gibi bağımlılıkları olmaması nedeniyle, yaşadıklarını unutmak veya aklından çıkarmak gibi bir seçeneği de olamamıştır. Bu da olayları tamamen kabullenmesine ve artık bir parçası olduğuna ikna olmasına yol açarak, Nell’i yas tutmanın son aşaması olan kabullenmenin bir parçası haline getirmiştir.
Önemli Unsurlar!
Dizinin altıncı bölümü olan “Two Storms” cenaze evinde ve geçmişe sıkça gel git yaparak geçen fırtınalı bir bölümdür. İlgi çekici olması ve çok konuşulmasının nedeni ise altını çizerek söylemek isterim ki, yaklaşık 50 dakikalık bölümün sadece 5 sahnede çekilmiş olmasıdır. Upuzun diyaloglu, çocukların ve vetişkin oyuncuların performansları ile bu bölümü izlerken seyircinin ağzını açık bırakmış ve neredeyse en ürkünç olayların yaşandığı bölüm olması, asla gerilimi düşürmemesidir. Bunları genel olarak kısa bir sahnede bile yapmak zorken Mike Flanagan -kendisi artık bu türde en sevdiğim yönetmen olmuştur- bu aksiyonu beş sahnede çekerek yakalar.
Mike Flanagan’ın bir Twitter gönderisinde açıklaması üzerine, bu uzun çekimli sahnelerde kamerayla organize olması gereken tek kişiler oyuncular değil, sahne üzerinde bulunan ışıkçılar, set tasarımcıları, setler arası görünmeyen geçiş kapıları, gizli hayaletler, oyuncuların dublörleri ve daha fazlası olduğunu anlayabiliriz.
Eğer bir sahne üzerinden de detaylar hakkında örnek vermek gerekirse, cenaze evinde Crain ailesinin yetişkin halleri ile babalarının konuştukları bir sahnede, kamera baba üzerinde 360 derece döndükten sonra karşısındaki çocukları, yetişkin halleri ile aynı pozisyonda buluruz. Bu sahnenin çekilmesi için çocuk oyuncuların setin bir yerinde gizlenmesi ve kamera onları görmüyorken yetişkin halleriyle birebir aynı pozisyonlara koşarak yer değiştirmeleri gerekmiş. Tabii bunu yaparken kameramana çarpmamak, ışık, kablo veya bir başka set aletinden kaçınmak aynı zamanda da zamanlamayı tutturarak rolde kalabilmek gerek. Tabii ki bölüm tek çekim sahneler bütününden oluştuğu için, sahnenin bozulması kalan tüm sahnelerin de bozulmasına yol açacaktır.
Bir başka örnek ise baba karakterinin cenaze evinin koridorlarında kaybolup kendini Hill house’da gördüğü sahnedir. Sırf bu sahne için evin bir bölümüyle cenaze evinin birleştiği bir set baştan kurulmuş ve bunların üstüne fırtınalı bir bölüm yaratmak istenilmesi nedeniyle pencere dışlarına bol yağmur ve yıldırım efektli ışıklar eklenmesi set tasarımcılarının işlerini hiçte kolaylaştırmamış.
Evet dostlar, bir inceleme yazısının daha sonuna geldik. Umarım size keyifli bir okuma sunmuş ve yarar sağlayabilmişizdir. İyi Haftalar!
Görüşmeye katılın