GERÇEK MASALLAR
GERÇEK MASALLAR
Masallara inanır mısınız? Hiç öyle demeyin inansak güzel olmaz mıydı, hep iyiler kazansaydı mesela, her sondan yeni bir ders çıkarsaydık ve daima iyi biz olsaydık... "Ne kadar güzel!" gibi görünse de fazla pembe, tamam tamam kabul ediyorum. Peki masal nedir? Masal: Halkın ortak yaratısı olarak ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa aktarılan, cin, peri, dev gibi olağanüstü kişileri de olan, olağanüstü olaylara yer veren, genellikle bir tekerlemeyle ya da bir varmış bir yokmuş gibi bir sözle başlayan bir tür halk öyküsüdür. Şimdi bir daha düşündüm de, gerçek olsaydı... Bir trol ile karşılaşmak istemezdim, gerçi biz iyi olduğumuz sürece daima kazanan da biz oluyoruz orası ayrı. Neyse ki bizim hayatlarımızda da trolleri aratmayan insanlar var, ne mutlu bize (!) Hoş, iyiliğimizi güzellersek onları da aşarız ya. Neden olmasın diyorum ve yazımızın esin kaynağı olan "Bedtime Stories 2008 (Gerçek Masallar)" filmimizden bahsediyorum. Filmimizde, Skeeter Bronson -otel görevlisi- (Adam Sandler) yeğenlerine anlattığı uyku öncesi masalların gerçeğe dönüşmeye başlamasını ve bunu keşfetmeleriyle birlikte hayatlarındaki özel değişimi anlatmıştır.
"Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini... Tamam tamam, abartmıyorum.
Masallar olağanüstüyse ve olağanüstü şeyler gerçek olamıyorsa, masallar da gerçek olamaz öyle değil mi? Ama gerçekleri masal olarak anlatan gerçek masallar filmi olabilir... Ya da masalları gerçek olarak ele alan mı demeliyim? Her neyse, oralarda bir şey.
Biraz düşünüyorum da şu an ne kadar kıymetli değil mi? Hepimiz bir şeyleri bekliyoruz, kimimiz sabahı, kimimiz bir kar tanesini -Bu arada buralara çok güzel yağdı, sizde durumlar nasıl?- kimimiz geçmişi -ki boşuna beklemeyin, dün geri gelmeyecek- kimimiz de kimilerini bekliyor işte. Ama hep bir bekleyiş var, mutabık mıyız? Bence de... Beklemek kadar güzel olan bir şey varsa, o da beklediğin şeyin sana ne kattığıdır. Şimdi beklemenin nesi güzel diyeceksiniz, durun! Beklemek diye bir durum olmasaydı nasıl; güzel günlerin, kahkahalı sabahların, bembeyaz gecelerin özlemiyle, büyük bekleyişe geçmiş olacaktık ki? Kulağa ne kadar karışık gelse de, beklemek güzeldir azizim; lakin neyi beklediğin çok önemlidir. Hele nerede beklediğin. Düşünsene yanlış durakta otobüs beklediğini... Bir de kış ayında, oldu mu şimdi?..
İnsan sorup araştırmalı. öyle hemen güvenmek yok. Soruştan sonra, kendi yönünü belirlemeli. Güvensiz çıkılmaz yola. Bir de unutmadan diyeyim, beklerken boş beklemeyin, elinize bir kitap kulağınıza bir kulaklık tıkıştırın; dilinizde olsun güzel sözcükler, belki birilerinin imdadına yetişirsiniz kim bilir?"
Evet, güzeller güzeli dostlarım. Nasıl bulunuz bu haftadaki konumuzu? Düşüncelerinizi Haftalıkmag+ Telegram sohbet kanalımızda belirtmeyi unutmayın. Buraya kadar bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Bir dahaki konumuzda buluşmak üzere; Masal gibi değerlerimizi ve en önemlisi özümüzü kaybetmemek dileğimle, sevgiyle kalın...
Görüşmeye katılın