HAYALLERE AÇILAN YELKEN: ONE PİECE

HAYALLERE AÇILAN YELKEN: ONE PİECE



Birçok insanın gözünü korkutan One Piece, bu yazımızın konusu olacak. Spoiler içermeyen bir yazıya yelken açıyoruz!


Eiichiro Oda tarafından yaratılan ve önümüzdeki haftalarda 1000. bölümünün yayımlanışıyla kutlamalar yapacağımız One Piece; 1997 yılında manga, 1999 yılında da TV yayım hayatına başlamıştır. One Piece'in yayım hayatına başlaması bu şekilde, peki; 1000 bölümü geçmiş olan ve birkaç yıl daha devam etmesi muhtemel bu yapımı neden izleyeyim ki?..



Efsanevi Serinin Başlangıcı!




Korsanlar Kralı Gold Roger'ın ölümüyle birlikte yeni bir çağ başlar: Büyük Korsan Çağı. Bu çağın başlangıcından yıllar yıllar sonra ise 17 yaşındaki bir çocuk denize açılmaya, gelecek Korsanlar Kralı olmaya, eski Korsanlar Kralı'nın bıraktığı One Piece adlı efsanevi hazineyi aramaya karar verecektir. O günden sonra dünya, olaysız bir gün bile geçiremeyecektir. O çocuğun adı, Monkey D. Luffy! Kendisi bir şeytan meyvesi kullanıcısı. Şeytan meyvesi ne midir? Buna daha sonra değineceğiz, öncelikle daha önemli sorulara cevap arayalım...



Ne anlatıyor, Nelere Değiniyor, Bana Ne Katacak?




Kendimden örnek vereyim, ben bir yapımda gerçekçiliğe önem veririm. Bulunduğumuz dünyayı yansıtsın, bize yabancı gelmeyecek şeylerden bahsetsin isterim. One Piece doğaüstü kategorisinde bulunan bir animedir, evet, ama o yönden bir gerçekçilikten bahsetmiyorum. Ben...


Bağlar, ihanet, kölelik, sömürgecilik, zalimlik, güçlünün zayıfı yok ettiği, sadece en üsttekilerin her şeye karar verdiği bir düzen, gün yüzü görmemiş ülkeler ve o ülkeyi yönetenler... Yaşadığımız gezegende de bu sorunlar var, geçmişte veya günümüzde, günümüzde veya gelecekte... Bu yönden bir gerçekçilikten bahsediyorum. One Piece, bunların hepsine sahip. Bu gerçekler en ağır şekilde yüzümüze vuruluyor. Mutlu görünen ülkeler ve onların arkasındaki karanlık gerçekler... Size çok da yabancı gelmeyeceğini düşündüğüm bu anime, sırf gerçekçiliğinin bu kadar "gerçek" olmasından dolayı izlenebilir.


One Piece, 20 yılı geride bırakmış olmasına rağmen hâlâ çözülmemiş gizemlerle dolu ve her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Her gün onlarca teori görüyorum; insanlar kafa yormaya, kendi tahminlerini öne sürmeye, doğru çıkacak mı diye beklemeye bayılıyor!


Birkaç bölüm izleyip merakımı gideririm, sonra da bırakırım dediğim bir anime vardı, One Piece...


Komedi ve dramı birlikte kullanabilmek zordur, ama komediden dram, dramdan da komedi çıkarabilmek çok daha zordur. One Piece'in yaratıcısı Oda, bunu da başarmış. Bu uzun yolculukta, tatmadığım duygu var mıdır, merak ediyorum.


Size birçok duyguyu, bazen ayrı zamanlarda, bazen de aynı anda tattıracak, dostluk gibi kavramların önemini hatırlatacaktır, One Piece.



Donquixote Doflamingo'nun Konuşması




One Piece evreninin bana göre en iyi yazılmış kötü karakterlerindendir, Doflamingo. Bir savaş sırasında adalet hakkında konuşma yapıyor, neler söylediğine bakmadan önce şunu bilelim; genel olarak denizciler ve korsanlar arasında bir çarpışma söz konusudur. Yani zıtlardır. Denizcilerin üniformalarının arkasında "Adalet" yazar, ama adaleti sağlamak yerine birçok adaletsiz şey yapıyorlar. Ardından da, biz adaleti böyle sağlarız, diyebiliyorlar. Yine de bilelim ki, her denizci böyle değil. Koruyucu, adaletin sağlayıcısı olarak bildiklerimiz, gerçekten de öyleler mi?


Korsanlar kötü mü? Denizciler adaletli mi? Bu görüşler dalgalar kadar sık değişiyor! Hiç barış görmemiş çocukların hiç savaş görmemişlerden farklı değerleri vardır! Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna en tepede olanlar karar verir! Burası dönüm noktası! Adalet galip gelecek, mi diyorsunuz? Elbette gelecek! Çünkü bu savaşı kazanan kişi adaletin ta kendisi olacak!


One Piece derin bir animedir. Neşeli görünen karakterlerimizin içlerinde, karanlık geçmişleri bulunur. İyi, kötü birçok karakterin geçmişini görürüz bu animede, flashback'ler her yapımda çok önemlidir, karakterlerin geçmişine iner, ve karakterleri karakter yapan olayları görmüş oluruz. Bazıları sıkılabiliyor, bazı zamanlar oldu ki ben de sıkılıyor gibiydim -bunun nedeni animenin ana konusunun sürükleyiciliği' "Hemen bitsin de konuya geçelim artık!"- ama One Piece flashback'leri... Fazlasıyla sürükleyici, merak uyandırıcı.



Monkey D. Luffy!





Ana karakterler... İzlediğim çoğu yapımda yan karakterlerle yakınlaşırım, ana karakterler değil de, yan karakterlerdir verilmek istenen düşünceler. Çoğunlukla böyledir. Luffy ise başlı başına bir felsefedir. Özellikle dostluk kavramı hakkında. Başınız dertteyse ve Luffy sizi kurtarmak istiyorsa, ona gereken tek neden onun arkadaşı olmanızdır. Luffy bize yanlış bilinen kavramları öğretir. Biriyle kan bağınız var diye onu sevmek, ona saygı duymak zorunda değilsinizdir. Aynı şey tam tersi için de geçerlidir. Luffy bize gerçek ailenin, bizlere aile gibi hissettiren kişiler olduğunu da gösterir. Toplumsal normları yıkan biridir Luffy. Kimsenin cesaret edemediği şeyler yapar, ve yaptığını da görürüz. Luffy, sevdikleri için dünyaya savaş açar, ciddi anlamda açar. Luffy, böyle bir karakterdir...


Luffy aslında aptal bir karakter, tam anlamıyla öyle. Yani... öyle sanıyoruz da diyebilirim. Yeri geldiğinde tam bir dâhi. En büyük örneği de şeytan meyvesini nasıl kullandığıdır. Bu spoiler olacaktır, o yüzden pek bir şey söyleyemiyorum bu konuda. Ama lastikten bir vücudu o şekilde kullanmayı akıl etmek...

Luffy'nin ağzından düşmeyen, adeta bizlere bu animeyi neden izlediğimizi sürekli ve sürekli hatırlattığı bir sözü de vardır:

 

Ben Korsanlar Kralı olacağım!

 

Luffy hedefi doğrultusunda ilerlerken, tayfasını da yavaş yavaş toplar. Hepsinin bir hayale, hedefe sahip olması; hedeflerine yavaş yavaş yakınlaşan karakterlerimizi izlemek, çok büyük bir keyiftir. Tayfamızın adı Hasır Şapka Korsanları'dır. Tayfa üyelerinin kaptanlarının amacını benimseyip, kaptanımızı Korsanlar Kralı yapacağız, Luffy, Korsanlar Kralı olacak kişi, gibi şeyler söylemesi de, tayfa üyelerinin birbirlerine nasıl bağlı olduklarını, kaptanlarını nasıl sevdiklerini gösterir niteliktedir. Bir de, 'Hasır Şapka' demişken...



Hasır Şapka Neden Önemlidir?





Bunun spoiler içeren nedenleri de vardır, ama biz onlara bakmayacağız tabii ki de.


Luffy şapkaya sahip olmadan bir süre önce bir olay yaşar. Şeytan meyvesi güçlerine sahip olduğundan yüzemeyen Luffy, bir düşman tarafından denize atılır. O sırada da Deniz'in Kralı -One Piece evrenine özgü, birkaç yüz metre büyüklüğünde olabilen canavarlardan biri- Luffy'ye doğru yaklaşır. Luffy canından olacakken Shanks adında bir korsan Luffy'yi kurtarır, ama kolunu kaybeder. Hatta kolu hakkında soru soran kişilere, "Bu kolu acemilerden biri için bahse girdim." dediğini görürüz. Luffy'ye şapkasını bu kişi, Shanks, vermiştir. Luffy'nin Shanks'a, "Göreceksin, ben Korsanlar Kralı olacağım!" demesi üzerine Shanks, şapkasını verir ve şunları söyler:


Bu şapkayı sana veriyorum. Benim için çok değerlidir. Ona iyi bak! Bir gün, çok güçlü bir korsan olduğunda, onu bana geri getir!



Neden Korsanlar Kralı?


Birçok karakter para, şöhret, güç gibi şeyler için bu arzuyu taşıyor. Onların aksine Luffy, özgür olmak istiyor; ve Korsanlar Kralı, denizlerdeki en özgür kişidir. Bunu kendisi de dile getirmiştir. Buradan şunu çıkarabiliriz: Beklenilenden daha uzak bir arzuyu taşıyor Luffy, ve bu da hayranları One Piece'e bağlayan şeylerden biri olarak örnek verilebilir. Mangaka bu yönüyle özgünlüğünü ortaya koymuştur. Ne tür bir karakter, özgürlüğü için kral olmak ister ki?



Şeytan Meyveleri Hakkında...





Bu meyveler kullanıcıya özel güçler kazandırır, ama bunun karşılığında yüzme yeteneğini kaybeder, suda adeta bir çekiç olur. Bir de sadece bir tane şeytan meyvesi yeteneğine sahip olunabiliyor. Meyvelere örnek verecek olursak, Luffy'nin meyvesi Gomu Gomu No Mi. Yani Lastik Lastik Meyvesi. Luffy bir lastik insan. Uzuyor, esniyor, kemiklerim kırılacak derdi yok, mermiler sekip gidiyor... İlk bölümde görüyoruz bunu, bana çekici gelmişti açıkçası, ama evreni keşfetmeye başlayınca görüyoruz ki, aslında Luffy'nin yemiş olduğu şeytan meyvesi, en kullanışsız, en güçsüz meyvelerden biri. Bir de bu meyvelerin türleri var ki, ilginizi çekebileceğini düşündüğüm bir tanesinden örnek vereyim: Dinozora, ejderhaya dönüşebildiğinizi düşünün... Üç tür meyveden biri, buna olanak sağlıyor. Bu kadarını söyleyip burada bırakıyorum heyecanınızı.





One Piece'i One Piece yapan şeylerden biri de o müthiş duygular barından müzikleri. Opening olsun, ending olsun, OST olsun... Mükemmel! Örnek olması için en sevdiğim ending olan, "Memories" adlı ending sizleri aşağıda bekliyor. Hayallerinizin peşini bırakmadığınız, duygu dolu bir hayat sizlerle olsun...


One Piece, farklı hayallerin Grand Line yolunda kesiştiği bir yolculuk.