Paleolitik Dönem konutları ve Türklerde Otağ Düşüncesi

Paleolitik Dönem konutları ve Türklerde Otağ Düşüncesi


    Paleolitik dönemden başlayıp antik dönemlere kadar insan hep varoluşunun temellerini aramıştır. Günümüz modern insan gelişimini primitif dediğimiz arkaik dönemlerde yaşayan atalarına borçludur. Bu gelişime mimari de dâhildir.

Karain Mağarası, Antalya

    Arkaik insan, yani eski insan düşüncesi bu gelişimi bazen kozmogoni ile bazen de doğa ile tamamlamış, yaşamlarını buna göre düzenlemiş ve anlamlandırmıştır. Paleolitik dönem insanlığın gelişiminin devam ettiği zaman dilimidir. Dönem buzul dönemidir ve zorlu, savaşçıl bir dönemdir. İnsanlık, doğanın zorlu koşullarından ilk önce mağara içi yaşam dediğimiz alanlarda korunarak varoluşunu sürdürmüştür. Hem yırtıcı hayvanlardan hem de doğanın zorlu koşullarından korunmak için harika bir seçim. Bu mağara tipi yaşama ülkemizde Karain mağarası örnek verilebilir.

        Mağara yaşamından sonra doğa ile uyumlu olarak mamut kemiklerinden evler inşa ettiler. Günümüzde Rusya içinde yer alan, varlığı M.Ö 25000-18000’e tarihlenen Kostenki, Dinyeper, Mezin bölgelerinde bulunan dairesel formlu mamut kemikleri bu yapılara örnektir. Bu yapılar incelendiğinde, hem Türkistan coğrafyasında yaygın olan Yurt tipolojisine hem de İnuit (eskimo) yapıları olan İglo tipolojisine benziyor.

Kadim Türkler otağlarını küçük bir evren gibi görmüşler, hem kozmogonik hem de kültür hafızası ile kuşaktan kuşağa aktarmışlar. Türkler, Gökyüzünün bir çadır gibi koruyucu olduğuna inanıyorlardı. Çadırların en üstü Gökyüzünü, zemini de yeryüzünü temsil ediyordu. Çadırların tavanı Eberhard’a göre 28 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm bir takımyıldızını oluşturur, Otağın üzerindeki kıngırak adı verilen boş bölümde yer ve gökyüzünü birleştiren Gök direği ile alakalıdır. Gökyüzünü ve kutup yıldızını görmeyi sağlar. Atalarımızın evren anlayışında tamamen biyomimetik (doğadan esinlenme) oluşum olduğu görülüyor; bu da gözlem yeteneklerinin gelişmiş olduğunu gösteriyor.  

  

 Çadırların tahtaları genelde kayın ağacından seçiliyor. Bunun sebebi de Türklerde kayın ağacının kutsal olduğu görülebilir ki, kurgan tahtaları da genelde kayın ağacından seçiliyor.


Teoljik anlamda da Kağanın otağı dünyanın merkezi idi ve merkez otağ tanrının da evi idi. Bu düşünceyi hem İncil anlatılarında hem de Yakut destanlarında da görebiliriz.

    İncil, Mısır’dan çıkış 26:

“Tanrının konutunu on perdeden yap, konutun üstünü kaplayacak çadır için keçi kılından on perde yap”

    Yakut inanışlarına göre;

“Tanrı bir çadır kurmuş, yeryüzünü kaplamış, Gökyüzü çadır olmuş, dünyamızı saklamış, Tanrı çadırı asmış, bir koca direk ile, bu direk dünyanın tam ortasından uzarmış, kutup yıldızını da tam altından tutarmış..” 

  

  Bu makaleyi ele alan ve destekleyen saygıdeğer Arkeolog Buğçe Alatlı hocamıza teşekkür ediyor ve kendisini selamlıyorum. Bu yazıya tıklayarak kendisin sosyal medya hesabına ulaşabilir, takibe alabilirsiniz.